Evet, bazı durumlarda diş çekimiyle eş zamanlı olarak kemik grefti yapılabilir. Bu işleme “soket koruma (socket preservation)” denir ve kemik kaybını önlemek için oldukça etkilidir.
Gerek üst çenede gerekse alt çenede çeşitli nedenlerle kemik dokusunda hacimsel azalmalar meydana gelebilmektedir. Kalıtımsal faktörler, uzun dönem diş kayıpları, travmatik diş çekimleri, diş eti rahatsızlıkları sonrası kaybedilmiş diş bölgelerindeki kemik kayıpları, kistik ve neoplastik oluşumlar gibi çeşitli etkenler kemik dokusunda hacimsel yetersizliğe sebep olmaktadır. Bu yetersizlik, uygulanacak implant tedavisini riske atmakla kalmaz, aynı zamanda implant uygulansın veya uygulanmasın, protetik tedavilerde estetik problemlerin oluşmasına neden olabilir. Başka bir deyişle, gülme hattında veya görünür bir lokasyonda bulunan kemik defekti, estetik bir gülümsemeyi oldukça olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenden dolayı, yetersiz kemik hacminin artırılması için cerrahi diş hekimliğinde "kemik grefti uygulaması" dediğimiz işlemi yapmaktayız.
Kemik grefti uygulaması, 3 boyutlu düzlemde yetersiz kemik hacmine sahip bölgenin dikey ve yatay yönde hacimsel artışını sağlamaktadır. Dolayısıyla implant adayı bölgedeki kemik hacmi, implantın yerleştirilmesine olanak tanımaktadır. Unutulmamalıdır ki implantın etrafındaki yeterli kemik dokusu, sadece implanta olan desteği artırmakla kalmaz, aynı zamanda estetiğin sağlanmasında da rol oynar. Bununla birlikte düzgün bir kemik kontürü, implant-implant, implant-komşu diş ve komşu diş-komşu diş arasındaki dokusal harmoniyi sağlar ve böylelikle bu bölgelere gıda gömülmesi/birikmesi minimize edilmiş olur.
İmplant yerleştirmek istediğimiz bölgede yeterli çene kemiği hacmi olmadığında kemik grefti uygulaması yaparız.
Diş eti iltihaplanması nedeniyle çene kemiği hacminde azalma yaşayan hastalarımızda bu işleme ihtiyaç duyulur.
Travma, kist veya tümör gibi nedenlerle kemik kaybı yaşayan hastalarımızda uygulanır.
Çene kemiğinde yaşanan erime, yüzde çökmelere neden olabilir. Bu nedenle estetik amaçlı olarak yüz konturunu desteklemek için kemik grefti işlemi yapılmaktadır.
Protez uygulamalarında çene desteğini güçlendirmek amacıyla kullanılır.
Kemik grefti türleri, greft materyalinin kaynağına göre sınıflandırılır. Her türün kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır:
Sığır kemiğinden elde edilen greft partikülleridir. Bu partiküller, uygulama amacına göre farklı büyüklüklerde üretilebilmektedir. Örnek vermek gerekirse, sinüs kemik greftleme işlemi için daha büyük partiküller kullanılırken, diş eti rahatsızlıkları cerrahisi veya implant adayı bölgenin kemik hacmini artırmaya yönelik gerçekleştirilen işlemlerde (bu işlemlere GBR, yani yönlendirilmiş kemik rejenerasyonu diyoruz) daha küçük partiküllü kemik tozları kullanılmaktadır.
Ksenogreftler yüksek biyouyumluluğa sahiptir ve yeni kemik oluşumu için bir iskelet görevi görerek kemik rejenerasyonunu desteklemektedir. Enfeksiyon riski son derece düşük olduğundan, özellikle implant öncesi yeterli kemik hacmi bulunmayan hastalarda sinüs lifting gibi ileri cerrahi işlemlerde sıklıkla tercih etmekteyiz.
Hastanın kendi kemikleri kullanılarak yapılan kemik greftleme işlemidir. Bu işlemde, hastanın kendi vücudundaki farklı bir donör sahadan elde edilen kemik dokusu, hacimsel olarak yetersiz olan bölgeye nakledilir. Genellikle hastanın alt çene (mandibula), çene ucu veya kalça kemiği gibi bölgelerinden alınmaktadır. Canlı kemik hücreleri içermeleri nedeniyle en ideal greft türü olarak kabul edilirler. Vücut tarafından kolayca kabul edilir ve kemikleşme hızları oldukça yüksektir. Ancak bu işlemin ikinci bir cerrahi bölge gerektirmesi, oral cerrahi uygulamalarında bir dezavantaj olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla otolog kemik grefti uygulamalarında donör bölge, son dönem cerrahi işlemlerinde primer cerrahi bölgesine yakın alanlardan tercih edilmektedir.
Allogreftler, insan doku bankalarından (başka bir deyişle, insan kaynaklı/kadavradan) elde edilen, sterilize edilmiş ve işlenmiş kemik greftleridir. Bu işlemle tüm hastalık riskleri ortadan kaldırılmıştır. Canlı hücre içermemelerine rağmen, yeni kemik oluşumu için bir iskelet (iskele) görevi görürler. Vücut tarafından orta düzeyde kabul edilirler. Allogreftler, özellikle küçük ve orta ölçekli kemik kayıplarının tedavisinde tercih edilmektedir. GBR işlemlerinde ve diş çekimi sonrası soket koruma işlemlerinde, allogreft ile ksenogreft materyalinin karışımını tercih ettiğimiz durumlar da olabilmekte ve bu sayede daha yüksek başarı oranına sahip sonuçlar alınabilmektedir.
Alloplastlar, laboratuvar ortamında üretilen sentetik materyallerdir. Hidroksiapatit, beta-trikalsiyum fosfat gibi biyoseramik ve fosfat bazlı sentetik greft malzemeleridir. Enfeksiyon riski minimum düzeydedir ve canlı hücre içermezler. Sadece kemik oluşumuna destek olacak yapısal bir iskelet görevi görürler. Genellikle küçük hacimli kemik dolgularında ve diğer greftlerle birlikte destek vermesi amacıyla kullanılmaktadırlar. Bir dönem bu tarz biyomateryaller sadece greft uygulaması amacıyla değil, implant yüzeylerinin kaplanması amacıyla da kullanılmıştır. Günümüzde implant yüzeyleri bu malzemeler ile kaplanmasa da implant-doku bütünleşmesinin maksimum düzeye gelmesi için titanyum esaslı implant yüzeylerinin pürüzlendirilmesi aşamasında da kullanılabilmektedir.
İmplant Tedavisini Mümkün Kılar: Dental implant uygulamalarının olmazsa olmaz şartı, yeterli kemik hacmidir. Yetersiz kemik hacmine sahip implant adayı bölgeye uygulanan kemik grefti işlemleri, kemik hacmini implant yerleşmesi için gerekli miktarda artırır ve bu şekilde implantın yerleşmesine olanak sağlar. Yeterli kemik hacmi olmadan implantlar çeneye tutunamaz; kemik greftleri bu sorunun önüne geçer.
Yüz Estetiğini Korur: Gerek üst çenede gerekse alt çenede çeşitli nedenlerle oluşmuş kemik hacmindeki düzensiz azalmalar ve hacim yetersizliği, gülüş hattında estetik problemler oluşturabilmektedir. Özellikle bu tarz kemik kayıpları, harmonik bir gülüşü sağlayan kontur düzeninde bir aykırılık meydana getirir. Bu çöküntüler, yapılan estetik restorasyondan daha çok ön plana çıkar ve estetik açıdan tatmin edici olmayan sonuçlar yaratabilir. Dolayısıyla ideal bir gülüş tasarımında sadece protetik yapılar değil, aynı zamanda yumuşak doku ve kemik harmonisi de ele alınır. Aşırı kemik kayıpları, çene ve yüz bölgesi hatlarında çöküntülere neden olarak ayrı bir estetik sorun oluşturabilmektedir. Sonuç olarak kemik grefti işlemleri, gülüş estetiğini ve yüz estetiğini sağlayan önemli bir uygulamadır.
Fonksiyonel Kazanım Sağlar: Kemik grefti uygulanmasıyla birlikte hasta için uygulanacak protetik yapı alternatifleri artmış olur. Gerek hareketli protezin kullanım aşamasındaki stabilizasyonunun sağlanması gerekse implant tercihinin mümkün kılınması sayesinde hasta, tekrar çiğneme fonksiyonlarını yerine getirmeye başlar. Dolayısıyla kemik grefti uygulamaları, hastanın çiğneme fonksiyonunun yeniden kazanılmasında önemli bir pay sahibidir. Çene kemiğindeki hacim artışı ile hastaların çiğneme ve dengeli ısırma fonksiyonlarında önemli ölçüde artış olur.
Uzun Vadeli Stabilite Sunar: Unutulmamalıdır ki implantların boyu ve çapı arttıkça, gelen çiğneme kuvvetlerini karşılama ve absorbe etme oranları da artar. İdeal bir kuron/implant oranı en az bir olmalıdır. Bu oran arttıkça implanta gelen yatay kuvvetler daha da fazlalaşacak ve implantın başarısı riske girecektir. Dolayısıyla kemik grefti işlemleriyle kemik miktarını dikey ve yatay yönde artırmak, uygulanacak implantın da daha geniş çaplı ve uzun boyutlarda tercih edilmesine olanak tanır. Bu durum, daha uzun vadeli bir kullanım ömrü sağlar ve implantların kullanım süresini artırır.
Doğal Kemik Yenilenmesini Teşvik Eder: Biyouyumlu greft malzemeleri yeni kemik oluşumunu tetikler, destekler ve yönlendirir. Doğal kemik yenilenmesini teşvik eden bu greftler, vücut dokularıyla daha uyumlu hale gelir. İyi bir greft malzemesi, iyileşme sürecini hızlandırdığı gibi oluşabilecek komplikasyon ihtimalini de azaltır.
Uzman hekimlerimiz kemik grefti işlemini genellikle lokal anestezi altında aşağıdaki adımlarla gerçekleştirmektedir:
Muayene ve Planlama: Kemik grefti ihtiyacını anlamak için radyografik inceleme gereklidir. Röntgenler (X-ray) doktorlarımız tarafından incelenir. Hastanın ağız içi muayenesi yapılır ve genel/sistemik medikal durumu detaylı olarak değerlendirilir. Genel sağlık durumunda herhangi bir oral cerrahiye engel durum söz konusu değil ise kemik grefti uygulama işlemi planlanır.
Cerrahi Hazırlık: Steril ortamda gerçekleştirilen bu işlem için steril bir hazırlık yapılır. Enfeksiyon riskine karşı, işlem uygulanacak bölge antiseptik bir solüsyonla temizlenmektedir.
Greftin Yerleştirilmesi: Greft uygulanacak bölgeye cerrahi işlemle ulaşılır ve defektli bölge, kemik grefti ile rehabilite edilir.
Membran Uygulanması: Kemik grefti, bir bariyer (membran) ile izole edilir ve cerrahi bölge dikişlerle kapatılır.
İyileşme: Yeni kemik oluşumu genellikle 4 ile 6 ay arasında tamamlanmaktadır.
Uygulanan greftin büyüklüğüne bağlı olarak iyileşme süresi değişkenlik gösterse de genel olarak 4-6 aylık süre içinde tamamlanmaktadır. İyileşme sürecindeki en önemli unsur, greftin damarlanma (vaskülarizasyon) ile beslenmesi ve greftin dışarıdan gelecek baskılardan korunarak stabil bir şekilde iyileşmesinin sağlanmasıdır. Bu süre içinde komşu dokudaki kemik hücreleri greft bölgesine göç eder ve bu bölgede yeni kemik oluşumunu destekler.
Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, sigara kullanımı ve diyabet gibi sistemik hastalıklar iyileşme süresini etkileyebilen faktörlerdir.
Kliniğimizde kemik grefti uygulaması sonrası doktorumuz sizi detaylı olarak bilgilendirecek ve iyileşme sürecini sorunsuz şekilde geçirmenize yardımcı olacaktır. Dikkat edilmesi gereken genel unsurlar aşağıdaki gibidir:
Ağız Hijyeni: Cerrahi bölgeye doğrudan temas etmeden ağız temizliği yapılmalı, doktorun önerdiği antiseptik gargaralar kullanılmalıdır.
Yumuşak Beslenme: İlk 5-7 gün boyunca yumuşak ve soğuk gıdalar tercih edilmelidir.
Sigara ve Alkol: İyileşme sürecini olumsuz etkilediği için en az 2 hafta boyunca kullanılmamalıdır.
İlaç Kullanımı: Reçete edilen antibiyotik ve ağrı kesiciler düzenli olarak alınmalıdır.
Fiziksel Aktivite: İlk günlerde efor gerektiren hareketlerden kaçınılmalıdır.
Kontroller: Dikişler alınana kadar (genellikle 7-10 gün sonra) mutlaka hekim kontrolüne gidilmelidir.
Evet, bazı durumlarda diş çekimiyle eş zamanlı olarak kemik grefti yapılabilir. Bu işleme “soket koruma (socket preservation)” denir ve kemik kaybını önlemek için oldukça etkilidir.
İşlem lokal anestezi altında yapıldığından hasta operasyon sırasında ağrı hissetmez. İşlem sonrasında hafif ağrı, şişlik ya da hassasiyet olabilir ancak bu durum reçete edilen ilaçlarla kontrol altına alınır.
Küçük greftler için 3-4 ay, daha büyük greftlerde ise bu süre 5-6 aya kadar uzayabilir. Bu süre boyunca greftin yerleştiği bölgede yeni kemik oluşumu gözlenir.
Genellikle evet. Ancak kontrolsüz diyabet, bağışıklık sistemi hastalıkları veya kemoterapi gören hastalar gibi özel durumlarda hekimin detaylı değerlendirmesi gereklidir.
Kemik grefti sonrası implant uygulaması için genellikle 3 ila 6 ay beklenir. Bu süre, greftin kemik dokusuna dönüşmesini ve implant için sağlam bir temel oluşturmasını sağlar.
Evet, çoğu kemik greftleme işlemi tek bir seansta tamamlanır. Ancak bazı ileri vakalarda aşamalı uygulamalar gerekebilir.
Genellikle ilk 2-3 gün hafif ağrı ve hassasiyet görülür. Reçete edilen ağrı kesicilerle bu şikayetler kolayca kontrol altına alınabilir.
Bazı uygun durumlarda, özellikle küçük hacimli greftlemelerde, implantla birlikte aynı seansta yapılabilir. Ancak bu karar, hekimin kemik miktarını ve bölgenin durumunu değerlendirmesine bağlıdır.